Kürtaj Problemi

Yaşam, Tanrı’dan bizlere verilmiş en değerli armağandır. Yaşamın Sahibi yaşama bizlerden çok daha fazla değer vermektedir. Söz konusu insan yaşamı olunca hayatın dinamiklerini zenginlik, haz, şan, şöhret gibi algılayıp her şeyi kendimize hak olarak gördüğümüz bir dünyada yaşamın ne kadar değerli olduğunu unutuyoruz. Ve maalesef yaşama verdiğimiz değerin en acı göstergesi de kürtajdır.

Tartışmanın bilim adamları ve hekimlerle sınırlı kalmayıp dini görüşlerin de bu konuda bir duruş sergilemesi problemin çözümünü zorlaştırmaktadır. Vicdanımızı derinden yaralayan bu hassas konu ahlaki açıdan ele alındığında doğmamış bir hayata karışma hakkını doğal bir hak olarak görmek bir diğer problem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dünya genelinde her yıl hamile kalan 4 kadından biri kürtaja başvururken kürtajı doğum kontrolü olarak kabul edenlerin sayısı azımsanmayacak çoğunluktadır. Sonuçları düşünülmeden yapılan bir hatayı başka bir hata ile sonlandırmak, toplumsal baskı, kültür, aile baskısı ve ekonomik sebepler maalesef kadını kürtaja zorlamaktadır. Özellikle cinsel taciz ve çarpık ilişkiler üzeri kapatılıp geçti sanılsa da fiziksel ve duygusal acının izleri yıllarca devam etmektedir.

Kürtaj karşıtlığı kişisel özgürlüğe ve tercihlere müdahale olarak algılansa da ileride ortaya çıkabilecek suçluluk duygusundan öncelikle kadını korumak adına bu hassas durumu iyice değerlendirip doğru bir karar vermeliyiz. Çünkü kimi zaman mecburiyetten, kimi zaman tercihe dayalı yapılan kürtaj her ne sebeple olursa olsun kadının kendi bedeninde yaşadığı bir yaşam öyküsü olarak derin bir iz bırakmaya devam edecektir.

Kürtaj gerçeği, Hristiyan ahlakı açısından ele alındığında cevaplanması gereken ilk ve en önemli soru insan yaşamı ne zaman başlar ve gerekli yeterlilikler nelerdir?

“İç varlığımı sen yarattın, Annemin rahminde beni sen ördün” Tanrı Sözü yaşamın başlangıcı hakkında bizlere önemli bir ipucu vermektedir.

Modern tıp sayesinde bebeğin 3-5 haftalık iken kalp atışlarının duyulduğunu, 6-7 haftalık iken beyin fonksiyonlarının geliştiğini bilmekteyiz.

Son araştırmalara göre erkek spermi ile kadın yumurtasının döllendiği 24 saat içinde 46 kromozon yeni insan kimliğini şekillendirmektedir.

Bu genetik kodun oluşumundan itibaren döllenmiş yumurta tam bir insan gelişimi için gereken her şeye sahiptir. Bu mucizevi oluşumun değeri hakkında bilinmesi gereken ilk gerçek insanın Tanrı’nın benzeyişinde yaratılmış olmasıdır. Bu ahlaksal açıdan önemli bir kriterdir.

Antik çağlarda kralları temsil eden heykelller hüküm sürdükleri  bölgelerde kralın veya temsil ettiği kişinin yetkisini vurgulardı. Yaratıcısının yüceliğini temsil eden insanın yaşamına saygı davranışlarımızın temeli olmalı ve doğmamış bir hayata karşı yapılacak en ufak bir müdahale bizleri düşündürmelidir. Tarihte iz bırakmış kişilere ve eserlerine nasıl saygı duyuyorsak, insan yaşamının değerine karşı çok daha duyarlı ve dikkatli olmalıyız.

Sonuç olarak, hatırlamamız gereken ilk ve en önemli gerçek yaşam hakkına karar verme yetkisinin kimin elinde olduğudur. Kürtaj bir sonuçtur sebep değil. O nedenle, Tanrı’nın yarattığı değerli bir varlık olan kadına duygusal açıdan tarif edilemez bir acı veren bu problem yalnız kadının değil erkeğinde ahlaki sorumluluğudur.

Aile Yapısının Temel Dinamikleri