Evrensel Ahlak
Ahlak, erdemli insan yaşamının en önemli sermayesidir. Toplumların benimsediği tutum, davranış ve değer yargılarının bir özeti gibi algılanır. Ahlak konusunda algılar birbirinden farklı olsa da bunlar bizleri bir arada tutan temellerdir.
Diğer taraftan nasıl davranmamız gerektiği ile gerçekte nasıl davranmamız gerektiği konusunda ayrışmalar devam ederken, toplumdan bağımsız bir şekilde bir ahlaka sahip olmak mümkün müdür? Çünkü insan yaşamı sürekli bir karar verme sürecini gerekli kılmaktadır. Doğru ve yanlış, iyi ile kötü konusunda kararlarımızı verirken kriterlerimiz ne olmalıdır? Bu sorulara verilen cevaplar genelde düşüncelerimizi bulandırırken kalıcı çözümler sunmaktan uzaktır.
Göreceli olarak coğrafi bölgelere, ırklara ve yaşam biçimlerine göre oldukça karmaşık olan uygulamalar beraberinde sorunlar getirmektedir. Örneğin; kadınlar genelde giysileri ile kapanmaya özen gösterirken bazı bölgelerde çıplaklık doğru davranış kabul edilir. Toplumun genelinde tek eşlilik yaygın iken bazı kültürlerde çok eşlilik normal karşılanmaktadır. Evlilik dışı cinsel ilişki çağdaş yaşamın bir normu gibi algılanırken dindar toplumlarda ölüm cezasıyla sonuçlanabilmektedir.
Ahlak, sosyolojik ve psikolojik bir olgudur denilse de sık sık değişkenlik gösteren bir ahlak anlayışı ile nasıl yaşayacağımız sorusu bizleri düşündürmektedir. Tarihte doğa yasası olarak adlandırılan ve insan doğasını temel alan düşünceler günümüzde farklı yorumlara doğru bir eğilim içindedir. Fakat uygun davranışın ne olduğu insanlığın geneli tarafından iyi bilinmektedir. Çünkü doğru ya da yanlış diye bir şey yoksa adil olup olmamanın bir anlamı kalmaz. Mazeretlerimiz insanın doğa yasasına inandığının kanıtıdır ve sorumluluk duygusundan kaçamadığımızı gösterir.
Ahlak, içgüdülerden oluşan bir bileşim değildir. Yardım etme arzusu ve kendimizi güvende hissetme arzumuza ek olarak içimizden gelen ses gerçekten yardım etmemiz gerektiğini söyler.
Tanrı’nın doğası olarak kabul edilen yüksek ahlak standartları, Tanrı suretinde yaratılmış insan için önemli bir kriterdir. Bu gerçeği dikkate alırken muhteşem bir düşünce kaynağından yaratıldığımız için sınırlı bir düşünce yapımızın olduğunu unutmamalıyız.
Doğamız gereği sınırlı varlıklar olarak sahip olduğumuz ahlak standartları günah gerçeğinin olumsuz sonuçlarından dolayı doğru ve gerçek üzerinde düşünebilme yeteneğimizi ve vicdanımızı etkilemiştir.
Dolayısıyla vicdanımız eksiksiz bir ahlak rehberi olmadığı gibi vicdanımızı eğitme konusunda yardıma ihtiyacımız olduğunu bilmeliyiz. Çünkü günah olgusu vicdanımız üzerinde güçlü bir baskı oluşturmaktadır. ‘’İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve vermez.’’ Tanrı Sözünün ışığında yaratılış doğamızın parçası olan evrensel ahlak kuralları doğru bir bilinç geliştirmenin anahtarıdır.
Ahlak, insan çabasıyla iyi olmak ve doğru şeyleri yapmakla sınırlı değildir. Üzerinde çok fazla düşünülmeyen, bugünü ve geleceğimizi belirleyen bu yaşamsal kurallar fiziksel, ruhsal, zihinsel ve duygusal insanın bütün varlığını kapsamaktadır. Bu ahlaki kuralların nesnel dayanağı Tanrı’nın kendisidir. Yaşamımızın kaynağı O, olduğuna göre gelenek ve görenekler değil, Tanrı’ nın isteği olan ve bizleri O’nun karşısında sorumlu kılan kurallardır. Bu keşfedilmesi gereken davranışlarımızın üzerinde ve ötesinde olan ama baskısını her an hissettiğimiz bir gerçektir.
‘’Sağlamların değil hasta olanların hekime ihtiyacı vardır.’’ Tanrı Sözü hem genel vahiy yolu ile hem de özel vahiy aracılığıyla istenileni ayırt edebilmek için vicdanımızı eğitme konusunda önemli bir başlangıçtır. Çünkü bilmemiz gereken en önemli gerçek tüm insanlığın yararına olan evrensel ahlak kuralları nasıl davranmamız gerektiği konusunda bir seçenek değil, Tanrı’ nın buyruğudur.
Ahlak, erdemli insan yaşamının en önemli sermayesidir.
Sitemizde yer alan bilgiler konuya giriş niteliğindedir. Soru ve önerleriniz için lütfen bize yazın.